22 Kasım 2009 Pazar

90’ların Saç Şekilleri Hala Hayattaymış

Bugün dil sınavına girmek için Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne gittim. Hep ilahiyat fakültesinde bulacağım iç huzur ile manevi olarak pozitif bir sınav geçireceğimi düşünüyorken, daha sabah evden çıkıp dolmuşa binmem ile sınav giriş belgemi evde unuttuğumu farketmem bir oldu. Hemen dolmuşçuya “Kaptan müsait bir yerde inebilir miyim?” diye rica ederek, özellikle dolmuştaki hatunlara paniklediğimi çaktırmamaya çalışarak ve giden 1lira70kuruşa yanarak geriye, eve koştum. Soluduğum buz gibi hava yüzünden iyice nefes nefese kaldım ama şükürler olsun ki Pazar günü olduğundan hiç bir tanık yoktu etrafta.

Bunun üzerine sınava girecek bir sürü körpe bedenin metro istasyonunu işgal etmesine, kalabalık yüzünden benim gibi metroya binemeyen bir sürü insanın sinir harbine tanık oldum. Terbiyesizce keşke metro vagonlarında da birer muavin olmasını ve “Ben görüyorum arkada boşluk var, ilerleyelim lütfen!” demelerini istedim, sanki her daim bu muavinlere söven ben değildim.

Daha bitmedi elbet terslikler, fakülteye sınava girecekler için tek kapı açmışlar fakat ortalıkta benim gireceğim salon yoktu, bulduğum bir gözetmen ise “O salon öbür binada, yanlış girişten girmişsiniz” deyip salonu tarif etti ama onun bir suçu olmadığı için “Dübük! Başka giriş mi var!” demedim, içimden de geçirmedim. Vallahi!

Neyse, tarifi aldım benim gibi birkaç mağdurun başını çekerek herkesi salonumuza ulaştırdım. Kesin +rep almışımdır kendilerinden. Sakalları kesmeyince primde tavan yapar oldum bu aralar. Kısacası eşşek olup kendimi Allah’a havale etmem bana salonu buldurmadı malesef.

Çok uzattım, asıl konuya geçeyim. Salona girince en arkaya oturacağımı öğrenip sevindim ama kimseye belli etmedim. Dilcilerin %90’ının hatun olduğunu yaşayarak öğrenen birey olarak bir salonda o kadar çok sap toplamanın büyük bir başarı olduğunu onayladım kendi kendime.

Asıl konuya hala geçmemişim. Asıl konu: Salon gözetmenlerinden bir tanesi gözüme takıldı, hayır hatun değildi kendisi. Takıldığım nokta saçlarıydı. Saçları ortadan ikiye ayırmış, Extra Strong jöleyi kafaya dayamış ve her iki yarım küreyi zıt yönlerde geriye taramıştı bu herif. Yalan söylemiyeyim ben de bu şekilde saçlarıma şekil verdim bir zamanlar ama ta ortaokuldaydım. İçimden bu adamın nesli tükenen yaşam biçimi olarak ilan edilmesi gerektiğini düşündüm ama sonra yakılıp imha edilmesinin daha doğru olacağını düşündüm. Bu adamla alakalı başka tespitlerim de var. Onu da farklı başlık altında yazayım en iyisi, masal anlattım yine uzun uzun.

Not: İnternette bile ortadan ikiye ayrılmış saç örneği ile alakalı fotoğraf bulamadım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Konuyla ilgili fikrinizi beyan etmek için lütfen ilgili alanları doldurunuz.