26 Aralık 2011 Pazartesi

APOPLEKSİ

Bir çok şey hakkında her zaman takındığım ciddi tavrımı (!) takınarak bir şeyler söyleyebilirim ama Fringe adlı diziyi böylesine "aşk" ile takip eden bir insanın şu cümlelerine histerik gülme krizinden kopup da bir şeyler diyemiyorum:

19 Aralık 2011 Pazartesi

Türk Aile Yapısı ve Yengeler Sorunu

Başlık bile sosyo-kültürel bir makaleye giriş yaparken birden işe cıvıklık getiriyor ama bu ülkenin cidden yengeler ile ciddi bir sorunu var. Bana karşı çıkacak tüm yengeleri şimdiden tenzih ederim lakin ülkemiz genelinde yengeler kendi ailesinden kopup bir başka cemiyetin (kocanın ailesi) içine dâhil olmaları ile "benimsenemeyen insan" olmaktan kaçamıyorlar. Bir de kocalarını kendilerine daha yakın tutma çabası ile eş ailesine karşı verilen savaşlar sanırım bu "benimsenememe" durumunu güçlendiriyor.

Yenge kavramı ve bizim ailemizdeki yeri -belki biraz abartılı olmakla birlikte- iskelet olarak dizilerimizde de bu dönemlerde fazlaca resmediliyor. Bunlar da şu yengeler oluyor;

14 Aralık 2011 Çarşamba

Okan Bayülgen'in Koltukaltı

Her şeyden önce Okan Bayülgen 'hala' insanları eğlendirebiliyor, istediği insana -ki bunlar genellikle hak eden tayfa oluyor- laf dokundurabiliyor, anlamayanların kusurlarını gözlerine sokuyor ve tüm bu haşarılıklarına rağmen kendine uslu çocuk görünümü verip, kendini sevdirebiliyor izleyicilerine. Başarıları nedeniyle çok fazla övgü alıyor ve bu övgüler de haliyle Hansel ile Gretel'i besleyen cadı misali egosunu besliyor da besliyor. Kimin egosu olursa olsun, eminim ki Okan Bayülgen'in egosu ile aynı tepkileri verir bu durumda.


11 Aralık 2011 Pazar

Çeşit Çeşit İnsan Var, İstanbul'da Daha Da Çok Var

Efendim geçen hafta dayı oldum, kalktım Ankara'dan İstanbul'a yeğenimi görmeye geldim. Şimdi öyle Keşanlı Ali Destanı'nın tiyatrosunu, TV dizisini falan yapıyorlar ya gülüyorum bıyık altından "pabucumun dayıları sizi" diye. Ablamdan sanki hormon takviyesi aldım, bir ego patlaması yaşıyorum.

Neyse bindim Kadıköy'den otobüse çıktık yola, yanıma bir amca oturdu. Sevimli de bir şey kerata, ya da artık dayıyım diye her yaş grubu bana ayrı bir sevimli geliyor zira adam 65 yaşında.  Ama öyle diyaloglara girdik ki bu amcayla, çok acayip.

Lafa "Nerede oturuyorsun" diye başladı. Ben de İstanbulluymuşum gibi davrandım, tanımam etmem diye "Uğur Mumcu'da amca" diye cevap verdim. "Çok solcu var orada, sevmiyorum ben solcuları" diye lafa devam etti, işte tüm hikayemiz;

9 Aralık 2011 Cuma

2 Aralık 2011 Cuma

Yasal Olarak Eset Nod32 Kullanıcı Adı ve Şifresi Alma

Şüphesiz ki hepimiz bilgisayarımızın arka planında onu yavaşlatmadan, bizi sinirlendirmeden ve de sınırsız olarak "bedava" çalışan bir PC güvenlik yazılımı kullanmak istiyoruz ve Eset Nod32 de bunlardan birisi ama bir eksikle:  Ücretsiz değil...

Malum bu ürünü deneme sürümüyle kullanıp memnun kalanlarımız maddi olanakların yetersizliğinden veya illegal olarak internette lisans kodlarına erişip kullanmak daha kârlı geldiğinden bu ürünü satın almıyor. İşin kötü yanlarından biri, bu tür ürünlerin lisans kodlarını her sene satın alıp yenilemeniz gerekiyor. İkinci kötü yanı da internetten edindiğiniz kodlar ya çalışmıyor ya da birkaç gün sonra "anne attaaa" diyerek geçersizliğini ilan ediyor.

-  Peki yasal yollardan bu ürünü sürekli olarak kullanmak ne kadar mümkün?
+ Pek mümkün efendim! 

28 Kasım 2011 Pazartesi

Alabama Shakes

Müzik endüstrisine son yıllarda dikilen elektronik bacalar durmadan tüterek ruhumuzu kanser ediyorlarken, birkaçımız da anneler artık çocuklarına ninnileri de auto-tune ile söyleyecek diye endişelenirken cidden güzel işler başaran bir takım müzisyen de "O kadar da değil canım" diyerek sırtımızı sıvazlıyorlar. Buna da ihtiyacımız yok değil hani...

25 Kasım 2011 Cuma

Assassin's Creed Revelations Çıkmadan Torrente Düştü

Piyasaya çıkmasına henüz bir hafta gibi bir süre olmasına rağmen ünlü oyunun son serisi Torrent sitelerinde gezinmeye başladı. Oyunu kırma şerefine yine bu mecranın tanınan grubu SKIDROW nail olmuş. 

23 Kasım 2011 Çarşamba

Twitter Badge

Twitter denilen sosyal ağa ulaşmak o kadar kolay ki, anlık tepkilerimizi hiç vakit kaybetmeden cep telefonlarımızdan, tabletlerimizden veya dizüstü bilgisayarlarımızdan anında halka arz etme gibi bir huy gelişti hepimizde.

Genel gözlemlerim sonucunda bazı şeylerin (özellikle sevgili kavgaları, kediler, eski sevgiliye sövgüler) o kadar sık geçtiğini gördüm ki aynı foursquare gibi twitter camiasının da badge uygulamasına ihtiyacı olduğu kanısına vardım. 


Biliyorsunuz, foursquare ne kadar çok mekâna giderseniz, efendime söyliyeyim ne kadar gezip tozarsanız size rozet dağıtır gibi badge dağıtıyor.


İşbu fotoşop eseri ile ben de twitter için birkaç adet badge hazırladım. 

21 Kasım 2011 Pazartesi

Belirli Bir Zamanda Youtube Videosu Başlatma

Youtube'da bir video paylaşacaksınız ama en başından değil de belirli bir süreden başlasın istiyorsunuz, çünkü örneğin tam o anda ekrana gelen bir sahneyi paylaşacaksınız. Linke çok basit bir kod ekleyerek bunu yapmak mümkün.

7 Kasım 2011 Pazartesi

Bayram DM'si

Twitter'da malum herkes her konuda kendi düşüncelerini içeren şeyler yazıyor. Facebook gibi paylaşım sitelerinin aksine burada yazılanlar eğer "korunmuyorsa" herkes tarafından görülebiliyor. Eğer bir de bir ünlüyü yeren bir şeyler yazarsanız vay halinize, ünlülerin taraftarları bazen laflar kendilerine söylenmiş gibi sinirleniyorlar ve tepki veriyorlar. 

Şimdiye kadar pek çok ünlünün "fan"ı tarafından uyarıldım, doğru yola gelmeye çağrıldım ama bu kadar ünsüz bir ünlünün hayranı ile hiç uyarılmamıştım.

Ubuntu'da Last.fm Free Music Player

Chrome kullanıcılarının pek çoğu artık Last.fm Free Music Player'in ne olduğunu, nasıl kullanılacağını iyi biliyor fakat bu güzel eklenti malesef Linux üzerinde Chromium kullananlara sıkıntı çıkarıyor. Eklenti güzelce kuruluyor, her şey (şarkılar, sıralamaları vs.) Windows üzerindeki gibi görünüyor, hatta şarkılar bile çalınıyor gibi görünüyor fakat PC'mizden ses seda çıkmıyor. Bu sadece bizde olan bir sorun değil, tüm Chromium kullanıcılarının yaşadığı bir sorun ve çözümü de tam burada!

31 Ekim 2011 Pazartesi

Aman Da Koca Bir Bebek Varmış Burada

Dostlarım! Hayat hikayenizi mi yazacaksınız, CV gibi olacak ama değil gibi de olacak. O vakit lütfen artık ilkokulda kompozisyon yazar gibi "karlı bir aralık akşamında dünyaya gözlerini açtı" gibi cümleler kurmayalım değil mi? Değil mi Özge Uzun Hanım, otuzlu yaşlarınızda hoş bir kadınsınız ve bu da size hiç yakışmıyor:

1979 yılının soğuk bir akşamında 22 Ocak’ta Ankara’da doğdu. Akşam 20.35′te doğmasından dolayı her yıl annesi o saatte kutlar doğum gününü…

Daha neler, edep ya hu!

Arz ederim

30 Ekim 2011 Pazar

En Kullanışlı Sözlük Programı

Artık hepimiz bir şekilde bir ya da daha fazla yabancı dille iç içeyiz ve yabancı kaynaklardan bir şey okurken, izlerken vs. elimizin altında kullanışlı bir sözlük olmasında fayda var. PC kullanıcıları olarak göbeğimiz büyük ölçüde Microsoft'a bağlı, kullanıcıların büyük çoğunluğu Windows sürümlerini kullanıyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri yeni bir PC aldığınızda Windows'un yüklü olarak gelmesi, ikincisi de hala insanların Linux sürümlerini yüklemesi, kullanması zor olarak görmesidir bence. Linux'un hala MS-DOS gibi kodlarla yönetildiğini sanan bir tayfanın olduğundan da eminim.

Ülkemizde Pardus ile duyurulmaya çalışılan ve hayli geliştirilen Linux türevlerinden ben Ubuntu'yu kullanıyorum ve sürekli çeviri yaptığım için "işe yarar" sözlüklerin elimin altında olmasına fazlasıyla önem veriyorum. Örneğin Almanca için kullandığım ve tuğla büyüklüğünde olan Wahrig, Duden gibi önemli sözlükleri Windows altında kullanabilirken Linux altında kullanamıyordum. Taki bugün "ulan adam gibi bir sözlük programı yok mudur Linux için" diye uygulama mağazasında arama yapana kadar...

Büyütmek için tıklayın
GoldenDict diye bir uygulama buldum burada ve dediğine göre (çoğu Windows kullanıcısının bildiği üzere) Babylon sözlüklerini destekliyordu bu uygulama, ki Wahrig, Duden, Langenscheidt, Oxford vb. ücretli ürünleri ve binlerce de ücretsiz ürünleri içeriyor bu özellik. Yapmanız gereken Babylon'un web sitesinden ücretli olanları deneme sürümü olarak, ücretsiz olanları da direkt PC'nize indirmek ve bulundukları klasörü GoldenDict üzerinden kaynak olarak göstermek. Program ek olarak Tureng, Zargan, Urban Dictionary gibi web tabanlı sözlüklerin ve Wikipedia içeriklerinin de arama sonuçlarında gösterecek şekilde ayarlanmasına imkan tanıyor. 


Lafı uzatmaya gerek yok efendim, artık Linux'ten korkmayan bir toplum olmamız gerektiğine inanıyorum. Daha doğrusu, Türk milleti olarak "abi ucuzsa/beleşse kötüdür" önyargımızdan olabildiğince uzağa kaçmamız lazım gelmekte.


NOT: Babylon için sözlük bulmakta zorlanan arkadaşlar bana twitter'dan ulaşırlarsa elimdeki  yükleme dosyası (.bgl) arşivini kendileriyle paylaşabilirim.


Arz ederim 

26 Ekim 2011 Çarşamba

‘Deprem’in (Cidden) Farkında Mısınız?

Bir olayın ne kadar ciddi boyutlara ulaşmış olduğunu idrak edememek insanın vicdanının tatile çıktığının sanılmasına neden olabilir.
Kaç gündür her kafadan biri yetmiyormuş gibi bin ses çıkıyor; sosyal paylaşım kirliliği yüzünden, bilgi kirliliğinden ziyade yanlışlıklar kirliliği ortalığa hakim geliyor. “Arkadaşlar Van’daki vatandaşlarımız şöyle demişler”, “Arkadaşlar artık şuna ihtiyaç yokmuş, şunu toplayıp lollipoplayacakmışız”…

Lan oğlum, size organizasyon yapma yetkisini kim verdi!? Saçma sapan işler yapıp, doğruluğunun olup olmadığı meçhul şeyleri “gerçek”lermiş gibi nasıl yayıyorsunuz insanlara? Profesyonel mecralar varken bilmemkaçbin takipçisi, çoğu da sahte hesap sahipleri olan ve amacı kan emmek, insanların vicdanları ile oynayıp herkesin hemfikir olacakları konularda yalan yanlış genellemeler yaparak adlarını duyurmak olan bu birkaç tek hücreli canlının gazına gelen dostlarım, heyecanınızı birazcık yenin, kendinize hakim olun, gerekirse nefes alın…
Yardım yapan kuruluşlar belli, cidden gönlünüzden yardım yapmak geliyorsa arayın buraları ve buralardan aldığınız bilgileri paylaşacağınıza çevrenize buraların iletişim bilgilerini dağıtın. (bkn. http://goo.gl/k1bj5)

Bir de gece yalnız uyumaya korkup da, Van’da soğukta yatmak zorunda kalan adamlar için üzülüyormuş numarası yapıp aslında işin tamamıyla alayında olan veya ne yaptığının farkında olma yetisine sahip bile olmayan, affedersiniz, gerzek insanlar var. Lütfen sosyal ortamda bir kirlilik yapacaksanız bu duyarsız, vicdansız insanlara karşı yapın. Bırakın onlar popülerlikleri artıyor sansın, bırakın sosyal ortamda yüksek takipçi sayısıyla bir şeyler olabileceğini hayal etsin. Önünde sonunda, yine affedersiniz, mabadlarında patlayacaktır bu çirkinlikleri.
Sözlerimi bir alıntı ile bitirmek istiyorum:

Ulkemızdekı buutun egrılerı paraÇokomel egrisı bulusumla duseltıcem oleyyy hıc sorun kalmıcak adım tarıhe altın harflerle yazılıcak yasasın
Arz ederim

24 Ekim 2011 Pazartesi

Van için Herkes Tek Yürek!

Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:


1. KIZILAY
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Ayrıca havale yoluyla destek olmak isteyenler, tüm bankalardaki "Türk Kızılayı" hesaplarından bağış yapabilir. Ayni bağışlar Türk Kızılayı lojistik merkezleri ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Tüm Kızılay şubelerinin iletişim numaralarını buradan öğrenebilirsiniz.

2. AKUT
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Kredi kartını kullanarak internet üzerinden bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız CardFinans ya da diğer banka kartlarını kullanarak bağışta bulunabilirler.

Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30

3. BAŞBAKANLIK YARDIM KAMPANYASI
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

4. KARGO FİRMALARI
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

5. HÜRRİYET EVLERİ
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.

Van Depremi - Hürriyet Gazetesi Bağış Hesapları
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947 
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03

Yapacağınız ufak bir yardım zor durumdaki bir çok insanı hayata bağlayan bir umut olacaktır. Mesajımızın ulaştığı herkesi, deprem bölgesinde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımıza yardım etmeye davet ediyoruz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

8 Ekim 2011 Cumartesi

Hayatını Bir Amaca Adarken Mantığını Evde Bırakmak

Geçen şu magazin programlarından birini izliyorum, açık hava konserinde kadının biri sigara içiyor, bir amca ve kameralar ona doğru yaklaşıyor, kadın elinden sigarayı atıyor telaşla, adam kadının yanına varıyor ve tartışmaya başlıyorlar. Neden? Sigara içme yasağı nedeniyle efendim. Amca dediğim zat-ı muhterem kadının koluna yapışıyor, polise götüreceğim diye, kadın bir an afallamanın ardından yaramazlık yaptığında kulağı çekilen çocuk şokundan kurtuluyor ve kendisini kameraların da desteğiyle rezil ettiği için adama çıkışmaya başlıyor. Ve bu kadın kendisinin bir avukat olduğunu, bu saçmalığın peşini bırakmayacağını da eksik etmiyor sözlerinden. [1]

Prof. Dr. Orhan KuralAmcamız çok hareketli ama, bu olayın evvelinde de icraatları var akabinde de. Evvelinden bir örnek verecek olursak 2009 yılında, kafede sigara içen gençleri uyarıp, muhatapları tarafından sallanmayınca gençlerin fotoğraflarını çekmesi bu icraatlarından bir örnek. Bu ve buna ek birkaç hareketinin ardından bir araba dayak yediğini de belirtmek şart tabii. Üstelik dayağı da gençlerden yememiş, çok acayip… [2]

Akabinde de, Cem Yılmaz beyefendi sahneye elinde sigara ile çıkınca son icraatını gerçekleştiriyor ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Cem Yılmaz ile ilgili suç duyurusunda bulunuyor. [3]

Bu yol yordam bilmeyen amcamız bir profesör, başlı başına bir duman avcısı, Prof. Dr. Orhan Kural… Hayatının büyük bir bölümünü sigara ile savaşa adayan Kural’ın gazetelerde çıkan çok ilginç fikirleri ve görüşleri var. İşte mantığını evde bırakıp idealleri yüzünden yaptığı yanlışlarla övünen bu adamdan bazı inciler;

  • Teoman’ın Müziği Bırakmasına Orhan Kural Çok Sevindi – Zaman Gazetesi – Ağustos 2011 [4]
  • Sigara Karşıtı Prof. Kural Denetimlere Hazırlık Yaptı [5]
  • Sigara İçen Öğrencilere Burs Verilmesin Önerisi [6]

[1] Milliyet Gazetesi
[2] Hürriyet Gazetesi
[3] Radikal Gazetesi
[4] Zaman Gazetesi
[5] Sabah Gazetesi
[6] İstanbul Times

6 Ekim 2011 Perşembe

UGG Bot Mu İstiyorsunuz? Elinizin Kiri Olsun!

UGG BOTZaten daha evvel UGG dâhil her tür botun mevsim dışı giyilmesine karşı serzenişlerimi belitmiştim. Ama durum “moda”ya da girince, konu daha ciddi bir hal alıyor, çünkü modanın doğası gereği birinde olanı HERKES istiyor.

Evet, çok alay konusu oldu, üzerine türlü geyikler döndü bu UGG botun ama kendisine olan rağbet su götürmüyor. Az önce dediğim gibi, HERKESin istediği pahalı bir UGG bazen ulaşılamıyor gibi görünse de imdada yerel ya da ucuz ithal sanayi yetişiyor.

İşin içine “ucuz” kelimesi girince diğer alanlarda olduğu gibi modada da masumiyet ortadan sessiz sedasız kalkıyor, dezavantajların oluşturduğu ‘koca’ bir avantajın gölgesinde kalıyor. Bu avantajların büyüsüne kapılanlar için dün, yani 4 Ekim 2011 tarihli bir haberden ufak bir alıntı yapmak istiyorum.

Ugg botları normalde Avustralya koyunlarının derilerinden elde ediliyor. Ancak rakun köpeklerinin postu da bu koyunlarınkine benzer. Asya cinsi rakun köpekleri Çin'de korkunç koşullarda çiftliklerde yetiştiriliyor. Sonra da kaçakçılara satılıyor.

Uluslararası Şefkat Topluluğu İngiltere temsilcisi Mark Jones, "Rakun köpekleri inanılmaz derecede sürekli olarak eziyete uğruyor. Yavaşça ölüyorlar, vücutları kan içinde kalıyor" diyor.

Cidden ergen arkadaşlarım ve özenti dostlarım, hala UGG bot mu istiyorsunuz? O zaman cidden elinizin kiri, hayırlı ve uğurlu olsun botlarınız.

Arz ederim.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/25285551

27 Eylül 2011 Salı

Yaşını Almış Ünlü Kadınlar

Allahıma çok şükür ünlü bir anneannem falan yok da onun tripleri ile uğraşmak zorunda kalmıyorum. Ünlü insanlar yaşlandığında sanırım ünlerinin getirdiği paraları ile farklı imtiyazlara sahip olmaları gerektiğini falan zannediyorlar. Bu imtiyazlardan sahip olabildikleri de var, olamadıkları da tabii.

Sahip olabildiklerinden bahsetmek gerekirse;

a) iki dudaklarını bir araya getirememelerine rağmen gerdirme ile gencimsi bir yüze kavuşmak,

b) gözlerini pörtletircesine bakıp mimiklerinden feragat etmeleri gerekmesine rağmen kırışıksız bir alın ve düz bir göz altı çevresi bunların arasında rahatlıkla sayabileceklerimiz…

Bir de sittin sene sahip olamayacakları var ki, bunun en önemlisi sanırım kendilerini ne kadar gerdirirlerse gerdirsinler asla göründüklerini zannettikleri yaşın insanı olarak algılanmayacaklar.

Bu mevzuya giriş nedenim de “Yaz Hedesi” gibi yeni nesil “Televole” programlarında estetikli kadınların cirit atmalarıdır. Arkadaş, bir bakıyorum ki insanların gözleri ve dudakları kapanmıyor, gülüp ağladıkları belli olmuyor. Kısacası bu kadınlar insanlıktan çıkmış gibi geldi bana.

2494Ceylan kendinden kaç yaş küçük bir adamla evlenmiş, “kocacığına” en lüks arabalardan almış ve bunu anlatırken o ablak suratından ne kadar mutlu olduğunu çıkaramıyorsunuz. Çünkü hatun mutlu ama “gergin”.

bulentBülent Hanımımız var bir de bittabii. Yine çıtır bir oğlancağız bulmuş kendine, koca takma tırnaklarıyla “Senin mezarını ben kazacağım” edasıyla artık endüstriyel bir felaket olan o fevkalâde korkunç suratıyla pozlar veriyor.

Hasta yatağımda bidem kalktı lan sizin yüzünüzden.

3 Eylül 2011 Cumartesi

Üstüme İyilik Sağlık

shittyphotoshopworkBirkaç gündür hasta olunca kafamda “sağlık” gibi kelimeler ve türevleri fink atıyor resmen. Mideme ne olduysa ağzıma etti, hem mecazen hem de cidden. Bir süre ağızdan boşaltım yapmak zorunda kalmak cidden çok zor. Hatun bir kişi olsam direkt eczaneden “işeme çubuğu” falan satın alırdım, o kadar kötü idi durum. Şimdi yataktan kurtulmuş olarak gezinirken yeni derdim mide yanması. Tatlı sevmeyen birinin Ramazan (nam-ı diğer Şeker) Bayramı’nda mide bozma ihtimali ne idiyse artık bu değerler değişiyor efendim, bilginize.

“Üstüme iyilik sağlık” lafı da ne kuntin, ne çakal laftır kullanış biçimi olarak, ayrıyeten. Ulan tilki, bir bok yedikten ve bu boku senin yediğinin farkına varıldıktan sonra iftira yemiş gibi yaparak yine kendine medet arıyorsun he mi “Üstüme iyilik sağlık” diyerek? He canım.
Arz ederim.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Ben Silikon Sevmem Ki


Şimdi yalan yok, Ruffles'ın reklam kampanyası on numara eğlenceli olmuş. Lakin videoları izleyip tatlıcık kız kardeşlerle helalleştikten sonra esas hatunun kapısına dayandığımda bir de ne göreyim? Adım hatunun silikonlu göğüslerinde yazıyor.
Çok onore oldum Ruffles, teşekkürler Ruffles, büyüksün Ruffles (!)

Yalnız arkadaki gözlük çok acayip bir tip lan, cidden.


Arz ederim.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Esra ve Ceyda Kardeşler'in Parti Sonrası Otostop Macerası


Reklamlarda ünlü simaları görmeye alışığız… Ancak bu sefer Ruffles, yeni çıkardığı Burger King tadındaki yeni cipsi için öyle iki isim kullanmış ki evlere şenlik. Çılgın bir parti ve koşturmaca içinde başlayan hikaye bizi bazı seçim ve yollara sürüklüyor. Senaryo gereği yanımızda para olmadığından otostop çekmeye başlıyoruz ve kendimizi birden Esra ile Ceyda’nın otomobilinde yardım isteyen bir otostopçu olarak buluyoruz…

İşin eğlenceli kısmı ise, Esra ve Ceyda kardeşler ile konuşabiliyor olmamız… Cep telefonumuzu verdiğimiz anda Esra ve Ceyda kardeşler bizi arıyorlar ve şanslıysak bedava 60 dakika ve 100 mb internet kazanıyoruz. İşte enteresan hikayenin Esra ve Ceyda’lı bölümü aşağıda, Türkiye’nin ‘parti cipsi’ olan Ruffles ile seçimleri yaparak hikayenin devamını izleyebilirsiniz…

Ayrıca numarayı geri aradığımızda Esra ile Ceyda’nın komik ve bir o kadar enteresan muhabbetlerini dinliyoruz. Üstelik her aramada başka bir muhabbet çıkması da ayrı bir güzellik olmuş…

Benden de size bir kolaylık: Oyuna en kestirmeden bu linkten ulaşabilirsiniz http://www.facebook.com/rufflesturkiye


Bir bumads advertorial içeriğidir.

7 Ağustos 2011 Pazar

Can Sıkıntısı

Can sıkıntısı çok acayip bir şey dostlar. Yapacak hiçbir şey bulamadığınızda, merhem gibi olmasa da bu yanığa bir soğuk su tadında fayda sağlayabilecek sitelerden birisi de çizim siteleri. Buyurun bunlardan birisi: http://sketchfu.com



Make your own drawings at SketchfuMore from this artist at SketchfuShare this drawing from Sketchfu


Arz ederim.

25 Temmuz 2011 Pazartesi

Başı Ayrı Sonu Ayrı

Arada gaza gelip Genç Werther'in Acıları gibi kitaplar yazmaya koyuluyor, lakin en sonunda hep böyle şeyler çıkarıyorum sonuç olarak:


Bedbaht halime yanıyorum,

Arz ederim.

21 Haziran 2011 Salı

Oh George, Ne Kadar Da Yakışıklısın

Başlığın adı şöyle de olabilirdi: "Selebriti Selebriti diye ne güzeller sevdim"

Değilmiş arkadaşlar! Üstümü başımı çıkarıp sokaklarda "Eureka, Eureka!" diye dolanmak, alttan, yandan, kısacası her yandan püfür püfür estirmek istiyorum! Alın size kadınların ağızlarının suyunu akıttıran, erkeklerin beyaz saç telleri gün be gün artarken "Corç Kuluniy'de de var, adam karizmatik" diyerek kendilerini bir nebze olsun rahatlatma çabalarına iten George'nin, hiç bi', affedersiniz, şeyime benzemeyen zamanları da olmuş, olacak

Bu en sondaki kelime bana da saçma geldi.

12 Haziran 2011 Pazar

Radikal'in Yazım Hatalarıdır Beni Hayattan Soğutan

Liseli mi çalıştırıyorsunuz arkadaş bünyenizde? Nedir yani sebebi?


7 Aralık 1932 doğumlu olan ve İstanbul’dan seçilebilecek bir sırada bulunan Ekşi, yemin töreninde geçici TBMM Başkanı olarak kürsüye çıkacak. 79 yaşındaki Oktay Ekşi, CHP'nin İstanbul 3. bölge 4. sıra adayı ve kesilmesine kesin gözüyle bakılıyor. Ekşi 23 yıl aralıksız olarak Basın Konseyi Başkanlığı görevini yürütmüştü

11 Haziran 2011 Cumartesi

Survivor'da Her Şey Ger'z'ek!

Nasıl katlanıyorsunuz arkadaşım Özge'nin "Ya daha önce birkaç kere Mayamiye gitmiştim zaten, Küba da değişik oaldağ..." gibi cümlelerine en basit olarak? Lan dingil kadın, Miami'ye gittin de ne oldu hala kafandaki zeka parıltısı yağlı bacaklarında dolanıyor. O tatlı tatlı yanmış bacaklarına baktığımda gözlerimi acıtıyor onlardan yansıyan ışık. Başka neyin var, iki tane de yoğurt kesesi kıvamında memen. 

Ama asıl sıkıntı programın görsel bakımdan seyredilebilir kılınması için erkekleri Cuma'ya muhtaç Robinson kılığına sokarken Cuma olması gereken hatunların ise bildiğin "taş" gibi ortada dolanması. Yeter ki ergenlerimiz malzeme toplayabilsinler, rating artsın. Hazır porno siteleri yasaklanıp, izleyenler sapık ilan edilirken güzel bir ekmek kapısı oldu Acun efendiye.

"Oh şimdi Özge geliyormuş adres sormak için, sonra beni çok beğeniyormuş... Bi' bardak soğuk su istiyormuş sonra evden suyu getiriyormuşum. Altında şort varmış Özge'nin, suyu içince birazı boynundan doğru memelerine dökülüyormuş. Bana aşık oluyormuş güneş çarpmasının etkisiyle, bacaklarından yansıyan ışıkla beni de hipnotize ediyormuş farkında olmadan, sonra yanındaki başka taş bir kız arkadaşı da merak edip geliyormuş. Onu da eve davet ediyormuşum..."  (*1)

eks o, eks o...

*1 Uykusuz Dergisi'ndeki bir karikatürden uyarlandı.

6 Mayıs 2011 Cuma

Lanet Olsun Twitter Sana!

Microblog dediler, kanımıza girip uzun uzadıya yazmaktan, bloglarımızı doldurmaktan üşendirdiler! Hepsi amarigan oyunu! Hepsi lanet olası madırı fakirler bunların!

http://www.twitter.com/burakcinar

Böyle aptal kuşlar olduk bik bik bik.

Linux vs Windows

"Neden sürekli Windows kullanıyoruz lan?" diye soruyordum bazen kendime. Cevabı basit, Türkiye'de Linux tanıtımı çok az, MacOS yüklü bir Apple almak için üst sınıf bir ailenin üyesi ya da yurtdışında bir tanıdığı olması gerekiyor insanın. 

Ben mutlu mesut Linux kullanan arkadaşlarıma bakıp, gaza gelip Ubuntu kurdum ve şu an hem Windows hem de Linux kullanıyorum. Linux'u kullandıkça aralarındaki fark o kadar belirginleşiyor ki, yavaş yavaş iyice Linux'e kayıyorum.

Aralarındaki en güzel farklardan biri ise torrent kullanan biri olarak indirme hızı. Windows güvenlik ağıydı bilmem neydi diyerek sizin hızınızı keserken Linux'le Windows'ta ulaştığım hızın 5 misline ulaşabiliyorum. Bu sadece bir örnek, geleceğin yazılımı Linux ileride Windows'u tahtından edecek güce sahip dostlar.

Ayrıntılı bilgi için:
http://wiki.ubuntu-tr.net/index.php/Ana_sayfa
http://www.linux.org.tr/

15 Mart 2011 Salı

Lisa Hannigan

Pek çok insan var sesini duyup da etkilendiğim, ama hiç birisi de cisme bürünerek elime yapışıp beni kendi dünyasına çekiştirmemişti. (Bu kadın için çok klişe bir cümle hazırladım böyle)

İrlanda gibi bir ülkenin sırrı nedir ki müzik denince akla gelmekten öte, müziğin kendisini barındırıyormuş havası doğuruyor? Yoncalarında, sarı saçlarında mavi gözlerinde, çilli yüzlerinde olamaz herhalde sebebi.

Bu kadını ilk kendisi gibi İrlandalı Damien Rice'in şarkılarında gördüm back vokalist olarak. Ardından kendisini araştırdığımda 2009'da bir albüm çıkardığını öğrendim. Bence bu hatunu bilmemek büyük bir kayıp, öğrenin o zaman!

Sevgiler...
http://www.lisahannigan.ie/default.aspx

8 Mart 2011 Salı

28 Şubat 2011 Pazartesi

Bir Dünya Kitap

Yabancı kaynakların bir dünya para olduğu bir ülkede (fiyatı için çemkirmediğimiz bir ürün var mı bu arada?) işinize yarayacak (özellikle bilimsel araştırmalarınız sırasında) yabancı kaynakları bulabileceğiniz bir internet sitesi var. Evvelce Wikipedia'dan esinlenerek oluşturulmuş Gigapedia sitesi artık Library.nu olarak hizmet veriyor.

"Yok arkadaş, ben Türkçe'den başka dilde kitap okumam" diyorsanız kucak dolusu bir sevgiyi hak ediyorsunuz. 

Dosyalar PDF formatında yükleniyor buraya siz de indirip ister bilgisayardan okur, isterseniz de bir kopya merkezine gider çıktı alırsınız, spiral, cilt falan mis olur.

Türkçe'de ısrar edenler, siz dersten sonra bi' yanıma gelin.

26 Şubat 2011 Cumartesi

Geri Döndüm LAN!

Geri dönüşümü gözlere sokmak istememden kaynaklanan galeyana gelişim yüzünden başlık olarak girmem gereken şeyi yazamadım. Başlık aslında şöyle olmalıydı:
İNGİLİZCE 101 DERSİNDEN TERK BİR İNSANIN 
İNGILİZCE BİR ŞARKI YAZARKENKİ RUH HALİ
Life is beautiful (Böyle film mi vardı lan?)
Şeyk it ap, puç yo hendz ap! Yok lan klişe bunlar, Live it up yazalım. Dur lan! Google'dan bakayım live'in up'lı kullanımı var mı, hah varmış omoğa koyyim! Süper!

Hayat güzel, gününü gün et bak takılmana dedik... Kendine de zaman ayır diyelim, google çevirir... "Take the time its" Oha çeviremedi! Ara break demek lan, basketten biliyorum ben onu! "Give yourself a break." bu da tamam. Yuh olum şarkının yarısı bitti lan, biraz How I met your mother izleyip aksan çalışayım, yazmaya devam ederim sonra.

Örovizyon bekle lan! High Fidelity geliyor! Bu doğru gibi oldu sanki, aferin lan Google!

2 Ocak 2011 Pazar

Yeni Yıl Gelmiş Haberimiz Yok

Bu yeni yıla bir yığın sap arkadaşla girdim. Öpüştük, tokalaştık, yeni yılda kartpostallarda yazdığı gibi sağlık ve başarı diledik birbirimize. Sonra azıttık saplıktan dolayı sanırım, barfiks falan çektik , "ohararhara" diye gülüştük. Uyuduk sonra...

Bu sap arkadaşlara şarkı hediye etmek istiyorum. Eminim onlar klipteki hatuna odaklanacaklar. 

Öperim.

Beyin Boşaltım İstasyonu

Kaç geceler boyu huzur bulmuştum onlarla, kaç kere gerilmiş ruhumu bir tellal gibi yumuşattılar şimdiye kadar sayamam. Bir akvaryumun içinde oradan oraya sebepsizce ve malak bakışlarla geziyorlar, yem verdiğin zaman da sanki kıtlıktan çıkmışçasına o pis kokulu yemlere saldırıyorlar.  Ne zaman akvaryumun başına otursam, o sağa sola salınan kıvrak bedenlerini izlemeye daldıkça sanki kendimi onların yanında, su altındaymışım gibi hissettim hep. Sabit gözleri, çeşit çeşit ve suyun içinde kırılan ışıkla iyice parlayan renkleri sanki hipnotize ediyor insanı. 

İşte yine huzura ihtiyaç duyduğum bir anda beynimin boşaltım istasyonu olarak kullandığım akvaryumun önüne çektim sandalyemi, elimde koyu bir kahve ile bacaklarımı akvaryumun alıtnda duran masaya uzattım ve başladım ayinime. Bir on dakka huzur katsayım oldukça yüksek seviyelerde seyrederken aniden başımın zonklamaya, gözlerimin kararmaya başladığını hissettim. Gördüğüm, bir balığın götünden sarkan yaklaşık 10 santimetre uzunluğundaki o ipimsi boktan başka bir şey değildi. Bütün ambiyansın içine etti işte o şişman balık! Tam gerçek huzura ulaşacakken hem gerçek anlamda hem de mecazi anlamda sıçtı hayvan her şeyin içine! 

Al bir daha sana yem!