24 Nisan 2010 Cumartesi

Ben Böyle Modayı Neyleyim?

Muzdaribim dostlar, ziyadesi ile muzdaribim! Tamam, her sene bir acayip moda çıkar, yaşanır ve yaşatılır, özendirilir falan ama bir moda unsuru insanı hayattan soğutur mu? Soğutuyormuş efendim malesef.

KAPKALIN KAS Bu senenin güzide modası kalın kaş modası imiş ve ben bunu tamamıyla ancak geçen hafta arkadaşlarımla bir mekanda oturduğumda idrak edebildim. Karşımda görece güzel bir hatun oturuyordu ama bu kepazenin kaşlarına bakışlarım kaydığında ise koca bir kıl kütlesi beni benden aldı, hayattan ve daha bir çok şeyden de o vakit içerisinde soğumuş oldum. "Gandalf gibi olmuşsun, Orta Dünya yaratıklarına dönmüşsün, kimbilir ayakların ne haldedir koca Hobbit seni!" diye yüzüne karşı kullanmayacağım laflar hazırladım kendisine.

Güzel olmuyorsunuz efendim, kendi haline bıraktığım kaşlarımdan daha fazla kaşa sahip olunca hiç de güzel olmuyorsunuz. Anlayın artık canlar, cananlar!

7 Nisan 2010 Çarşamba

Eşofman (Eşortman/Aşofman) Altı

Aşortman Altı Eşofman'ın kendisi başlı başına çok acayip bir şey zaten, ister halk arasındaki türlü telaffuzları olsun, çizgilisi çizgisizi, ceplisi cepsizi hep dikkatimizi çeker durur. Ama asıl dikkatimin -affedersiniz-* ağzına eden 4 (iki) şey olmuştur:

1- Bellerinde yağ birikintisi oluşmuş hatunların giydiği ve bu birikintileri deyim yerindeyse "pörtleten", dışavurumcu eşofman altı,

2- Yine hatunlarımızın boxer yerine normal pamuklu iç çamışırlarını giyerek, çizgi çizgi, yol yol, "Bakın benim donum var, şurada başlıyor ve şurada bitiyor" diyerek biz erkeklere rehberlik ettikleri eşofman altı,

3- Erkeklerin giydiği, alet edevat ne varsa gözler önüne seren, teşhirci eşofman altı,

4- Son olarak da aslında değinmek bile istemediğim, kıç dediğimiz poponun iki lobunun arasında kalan bölgeye giren eşofman altıdır bunlar.

Hepsini uzun uzadıya anlatmak istemiyorum, lakin tek bir ricam var, ki o da Ankara'da bunlardan birini gördüğünüzde şu numarayı aramanız: 112.

Evet numara 112 Acil'in numarası, zira bunlardan birini Ankara'da gördüğünüzde büyük ihtimalle benim hışmıma uğramalarına ramak kalmıştır dostlar.

3 Nisan 2010 Cumartesi

Kendini Bilememezlik

Kendinize ne kadar iyiymişsiniz gibi geliyor? Yani ne kadar iyi bir insan olduğunuzu düşünüyorsunuz? Çok, değil mi? En azından "iyi bir insan"sınız kendinize göre, kimseye zararınız yok, efendime söyleyeyim yuvarlanıp gidiyorsunuz mütevazi bir biçimde.

whisperHalbuki bunların hepsi külliyen yalan dostlar. Kendinizi mütevazilik deryasında boğarken bile başkalarına yukarıdan bakıyorsunuz, herkesi kötü, lakin kendinizi süpersonik ve fevkalâde temiz biriymiş gibi görüyorsunuz.

Etrafınızda sizin için içten pazarlıklı, ağzında bakla ıslanmayan, fırsatçı, aç gözlü, adi, pişkin, gerzek vs. gibi sıfatlarla bezenmiş diyaloglar uçuşuyor.  İşin tuhafı kendinizi bu kadar iyi biri olarak görürken bunları düşünememeniz, kendinizi bilememeniz. Herkes de aynı şeye maruz. Pek acı, pek üzücü bir durum.

1 Nisan 2010 Perşembe

Rahatsızlığı İçeride Patlatmak

Bir gözlem üzerine 3 tanımım ve bunların üzerine söyleceklerim var:

1- Patlama eylemi -düz anlamı ile düşündüğümüzde- her açıdan olumsuz bir anlam taşır, bunda hemfikir olmayanımız yoktur sanırım.
2- Rahatsızlık, bir kişi ya da bir şeyle alakalı hoşa gitmeyen bir durumu ifade eder ve mantıken bu durumu ortadan kaldırmak için yapıcı, etkili bir dizi eylemi gerektirir.
3- İçe atmak, kişiliğin henüz oturmamasından ve insanın kendisini henüz ifade edememesinden kaynaklanan bir eylemdir. Kendini bir birey olarak saymayanlarda sıklıkla görülür.

Eşarbı da bildiğin düğümlemiş Şimdi gelelim bunların toplamına... Efendim bilindiği üzere Türkiye'de yaşayan insanlar olarak her şeye pek dert yanan, beğenmeyen tipleriz çoğumuz. Ben bunda bir sıkıntı görmüyorum aslında, herkes her şeyi beğenmek zorunda değil lakin bir rahatsızlık doğduğunda ne içün içimize atıyoruz bunları, bu beni düşündürüyor.

Bazılarımızın daha fena huyları var, o da rahatsızlığını -affedersiniz- dingilce dile getirmek gibi şeyler. Örneğin surat ekşitip dudak bükerek "cık cık cık" demek veya gözler rahatsız olunan tarafa dönükken yanındakine fısır fısır aktarıma geçmek gibi.

İş bitirir bu teyze! Basit bir örnek verecek olursak, toplu taşıtlarda müzik çalarının sesini son sese kökleyerek ve kulaklığın da en hoparlörümsünü seçerek millete korsan bir konser veren kişiden rahatsız olunur, oluruz da. Ama şimdi bu adama adam olmasını söylemedikten sonra ister "cık cık ck" de, ister hayalinde türlü sahneler tahayyül et istersen de kızar bozar, nafile canım.

Magdur Teyze Güzel teyzelerimiz, bıyıklı teyzelerimiz, öpücüğü buram buram tükürük kokan teyzelerimiz! Bu yaptıklarınız zaten beğenmediğiniz kocalarınızdan daha çok harap ve perişan ediyor sizleri. İçinize attığınız -yine affedersiniz- osuruktan dertler yüzünden "FLAŞ TV" gibi saçma kanallarda sizleri görmekten, saçma dertlerinize maruz kalmaktan ve sizinle alay etmekten önceleri zevk alırken bir müddet sonra da sıkılmaktan bıktık. Diğer yandan ben, şahsım olarak ayrıca muzdaribim, zira sizin gibi teyzelere takıntılı olduğum için bir örneğinizi görmeye durayım öpücük atıveriyorum uzaktan hemen yüzünüze bakarak. Benim de bir hayatım var teyzelerim, ne siz rahatsız olun ne de ben.

Arz ederim.