25 Aralık 2012 Salı

İnternetten Bedava Müzik Dinlemenin Başka Bir Yolu


Uzun bir süre kullandığım "hem Last.fm üyeliğime scroblama yapsın, hem de internet üzerinden şarkıyı indirmeden çalsın" uygulamam Chrome tarayacısının fevkalade eklentisi Last Fm Free Music Player idi. 

Fakat birkaç aydır ülkemize "normal şartlar altında" hizmeti olmayan Spotify'ı kullanıyorum. Bu programla Album, Sanatçı, Şarkı aratabiliyor, kendi listelerinizi oluşturabiliyorsunuz ya da başkalarının listelerine abone olarak dinleyebiliyorsunuz. Abone olmanın esprisi, liste sahibi listeyi güncelledikçe sizin bu değişiklikleri görebilmeniz.

20 Kasım 2012 Salı

Ego ve Yeni Otobüsleri

Güzide Ankara'mıza metrobüs diye yutturmaya çalışılan, çoğu ekspres seferi yapan şu yeni otobüsleri görmüşsünüzdür mutlaka. Ankara'da yaşıyorsanız tabii... 


Otobüsler ekspres olduklarından ulaşım hızı konusunda bir sıkıntı yaşanmıyor, zaten şoförler "ekspres" otobüs şoförü olmanın verdiği özgüven ile durakta binecek yolcu varken bile "arkadan bir tane otobüs daha geliyor yeaa" mesajını el hareketleri ile iletip, yolcuları almadan yollarına devam edebiliyor.

İçerisinin dizaynı Türk milleti için mi yapıldı yoksa standart mı, onu cidden çok merak ediyorum dostlar. Bindiyseniz görmüşsünüzdür, bazı koltuklar tek kişilik mi çift kişilik mi belli değil. Bir buçuk porsiyonluk koltuklar var birkaç tane, bu yüzden tasarımcısına seslenmek istiyorum buradan;



İsminin büyük ihtimalle Jürgen (Yürgen) olduğunu tahmin ettiğim şahsiyet, eğer koltukları Türkler için tasarladı isen yolcular şu an çok büyük ayrıma girmiş durumdalar. Koltuklarda bir kişi otururken bile -affedersiniz - yarım götlük yer kaldığından ayakta kalanlar buralara her zaman oturuyor, sevgili Jürgen. Yani "Türklerde" -affedersiniz- "götler büyük olur, birkaç tane de bir buçuk adamlık koltuk koyalım" düşüncen hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Biz yarımızdan fazlası boşlukta kalsa bile boş koltuğa oturan bir milletiz. 

Ya da sevgili Jürgen, Man olarak Japonya için aldığınız sipariş falan iptal oldu ve 50-100 tane mini metrobüs elinizde patladı. O koltuklar da "Japonlar en küçük boşluğu bile değerlendirir" zihniyeti ile 3 kişilik olarak tasarlandı.

Benim aklıma başka mantıksız bir düşünce gelmiyor.

25 Ekim 2012 Perşembe

Dayıya ayı diyen veled

Sosyal paylaşım mecralarında bebek fotoğrafı paylaşanlara her gördüğümde (içimden) saydırıyorum. Hayır, en azından tadında bırakın. 

Şimdi ben de onlardan biri gibi davranıp, yeğenimin fotoğrafını paylaşacağım. Fakat ne kadar kassam da "ashhkkımmmmm" gibi cicilikler yapamayacağım, o dayısının ayısı. Büyüyünce lakabını başına "d" harfini ekleyerek benim gibi sınıf atlayacak, henüz vakti var.


10 Ağustos 2012 Cuma

Chrome'da Windows Media Player Sorunu

Tarayıcı olarak Google Chrome kullanıyorsunuz, Windows Media Player eklentisini defalarca yüklemenize rağmen her seferinde bu eklentinin olmadığına ve yüklemeniz gerektiğine dair bir uyarı alıyorsunuz.

Ardından biraz internet araştırması ile forumlarda sorunun C veya D dizininden PFiles klasörünün silinmesi ve eklentinin tekrar kurulması ile çözülebileceği bilgisini alıyor, deneyip yine başarısız oluyorsunuz.

Kesin çözümü şu o halde:
Google Chrome yeni sürümlerinde güvenlik önlemi olarak Web Mağazası dışından eklenti yüklemeye izin vermiyor. Fakat bunun için de bir yol var elbet...
  • Chrome adres çubuğuna chrome://chrome/extensions yazın, bilgisayarınıza indirdiğiniz wmpChrome.crx dosyasını bu eklenti penceresine sürükleyin ve yükleme sorusuna onay verin.
  • Geçmiş olsun.
Arz ederim!

9 Ağustos 2012 Perşembe

LÖSEV Gönüllüsü Olmak Bir Ayrıcalıktır...



Büyük LÖSEV Ailesi, lösemili&kanserli çocuk ve ailelerin bu zorlu mücadelede yalnız olmadıklarını göstermek için sevgi ve azimle çalışan bir vakıftır. LÖSEV kurulduğu 1998 yılından bugüne dek faaliyetlerini duyarlı kişi ve kuruluşların destekleri ve binlerce GÖNÜLLÜSÜ’nün katkılarıyla gerçekleştirmiş; Türk halkının konu hakkında daha bilinçli ve duyarlı olmasıyla beraber tedavide %91'lere çıkardığı başarısını %100’e çıkartmayı hedeflemiştir.

LÖSEV'e gönlünü veren gönüllüler LÖSEV’in her etkinliğinde aktif rol almakta, vakıf çalışmalarına aktif katılım göstererek çocukları hayata bağlamaktadırlar.
Yüreğinde paylaşım ve sevgiye yer olan herkesi Lösev gönüllüsü olmaya davet ediyoruz.


Lösev gönüllüsü olabilmek için aşağıdaki formu doldurmanız yeterli: http://bit.ly/losevgonullusu
Lösev’i Facebook’ta takip etmek için: www.facebook.com/losev0660
Lösev’i Twitter’da da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

4 Ağustos 2012 Cumartesi

Upload Kısıtlama

Telif hakkı yönündeki şiddetli yaptırımlara rağmen Torrent kullanmayanımız yok denecek kadar azdır. ADSL kullanıcıları, kendilerine upload (yükleme) kotası uygulanmadığı için oldukça rahat fakat Fiber internet kullanıcılarına malesef "Adil Kullanım Kotası" olarak geçen, hiç de adil olmayan uygulama ile upload sınırlaması da getirilmekte.

Hal böyle olunca indirme (download) kotanızı aşmasanız da yükleme (upload) kotanızı aşabiliyorsunuz bazı durumlarda. Çoğu torrent uygulaması da yükleme hızını en az 10kb/s olarak zorunlu tutunca, aktif bir torrent kullanıcısı iseniz yükleme kotanızı aşmanız işten bile değil.

Bunun önüne geçmek için piyasada (çoğu shareware, yani ücretli) birçok program bulunmakta ve bunların en kullanışlarından birisi de NetLimiter isimli program. Kısa bir araştırma ile bu programı internet üzerinde ilacı ile bulmak mümkün.


Bu programla kullandığınız ve internete erişen programlarınızın hem indirme hem de yükleme hızınızı kısıtlayabiliyorsunuz. Örneğin Torrent için kullandığınız program için bir kural oluşturarak yükleme hızını, programın izin vermediği düşüklükte bir hızda (örn. 1kb/s) ayarlayabilir, kotanızı aşmadan rahatlıkla indirme işlemlerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

Arz ederim!

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Twitter Bombacılarından Kurtulun

Twitter bombacıları dediğim kesim kasten spam mesajları gönderenlerden ziyade, parmağını retweet butonuna dayamış olan arkadaşlar. 

Sizde de aşırı derecede gereksiz yere ve çok sayıda retweet yapan arkadaşlarınıza artık katlanamama hali duhul oldu ise, göstereceğim yol ile arkadaşlarınızın kalbini kırmadan ya da onları takip etmeyi bırakmadan huzura kavuşabilirsiniz.

(Kimse alınmasın diye örneği @TRTHABER üzerinden veriyorum)

Retweetlerinden kurtulmak istediğiniz arkadaşınızın ismine tıkladıktan sonra açılan malum pencerede şu adımları sırası ile takip edin:

Sarı ile boyalı simgeye tıklayın

Kullanıcı üzerinde yapabileceğiniz işlemleri göreceksiniz

Turn off Retweets (Retweetleri kapat) seçeneğine tıklayın. 

Ardından onay mesajı gelip, retweetlerden kurtulduğunuzu müjdeleyecek.

Teşekkürler @sleptic

Arz ederim!

12 Temmuz 2012 Perşembe

Coğrafi Keşifler

Coğrafi keşiflerin etkisi sadece adı her sene değişen üniversite sınavlarında ya da kamu personelini seçmek için yapıldığı haberini aldığım sınavda önem arz etmiyor. Özellikle de keşiflerin neticesinde yepyeni bir kıta bulunduysa...



Dünyayı ve 7 denizi birden dolaştığını söyleyen Marilyn Manson'a, yeniden düzenlediği şarkının adını da anarak "tatlı rüyalar" dileyip onu uyumaya gönderirken, kendi gözlerimizi açıp Sekizinci Kıta'yı keşfe çıkalım.

Sizlere Sekizinci Kıta'yı arz ederken artan taleplerinizin yazın dünyasının mikro ekonomisine olan katkılarının..... (Adam Açık Öğretim terk beyler!)

Arz ederim!

20 Haziran 2012 Çarşamba

Şarkı o zaman

O zaman bu şarkı benden, eskiden istek yapıp bir de üzerine armağan eden radyo kafalara gelsin.


Organize Olamamak

Düşünün ki çok kapsamlı bir etkinlik düzenliyorsunuz ve öyle kapsamlı ki düzenlediğiniz şehre bu etkinlik sayesinde turist çekmeyi düşünüyorsunuz... Ses getirmek için başvuracağınız ilk şeylerden bir tanesi sanırım ünlüleri şehre getirtmek olmalı, ilgi ve kalabalığı çekmek için en basit ve etkili yöntem.

Bu ünlülerin arasında çoğunluğu sanatçılar çekmeli elbette. Sanatçıdan kastettiğim sadece şarkıcılar değil, gösteri sanatçıları ve ressamlar gibileri de bu gruba dahil. Hatta gaza gelip uluslararası düzeyde tanınanları da çağırdığınızda yankı olabildiğince artacaktır, getirdiğiniz sesin desibeli sizi çok da mutlu edecektir. Aferin, iyi düşündünüz...

Fakat bizim organizasyon yönündeki kabiliyetsizliğimiz - özellikle deneyimsizliğimiz demiyorum zira yıllardır böyle organizasyonlar yapılıyor - nedeniyle sürekli unuttuğumuz bir şey var: bu yankı sadece izleyenlerden yayılmıyor, yurt dışından getirilen sanatçılara "Nasıl olsa getirttik lan, parasını da verdik. Bundan sonrası için iş bizden çıktı" zihniyeti ile muamele yaptığımızda asıl amaçlanan "yurt dışına giden yankı" bağlamında* yerin dibine geçiyoruz. 

Adamlar bizim organizatörlerimizi tanımadığından Bülent Ersoy edasıyla "Onu, bunu ve şunu yerine getirmezseniz mümkinatı yok gelmem" demeyip geldikten sonra evlerine döndüklerinde, karşılarına çıkan ilk fırsatta zikrettikleri (blog, basın vs.) "Abi gittik ama gitmeyeydik iyidi"li cümleleri bizim gelişmemiş zihniyetimizin sonucu olarak karşımıza çıkıyor. 

Ama bizim için reklamın kötüsü olmaz elbet...

Şu an halen deneyimleme sürecinde olduğum bu "organize özrü" son bulduğunda buradan daha detaylı olarak nakletme niyetindeyim.

*Bağlam kelimesinden nefret etmeme rağmen kullandım, affedin. 

Arz ederim!


12 Mayıs 2012 Cumartesi

Bir Sorun Mu Var?

Meraklar içerisinde olduğum bir durum var erkek arkadaşlar, fiziksel olarak sorunumuz nedir bizim? Haydi kadınlar ayaklarına giren ağrılara tepki vermeyecek şekilde evrimleşmiş diyelim (Evrimle alakası olmasa da geleneksel Japon kadınlarını örnek verebilirim en uç örnek olarak), erkekler ayaklarından ne istiyor?
Ayakkabının Küçüklüğüne Bak Ya, İnsaf!
Küçük Ayak Takıntılı Japon Kadını

1 Mayıs 2012 Salı

Bir Bok Yerim, Köşeme Çekilrim

Adım çok duyulsun, bir günde birkaç bin kişi daha tanısın beni, aman tanrım üzerimde hissedeceğim o baskılardan, şahsıma tokat gibi atılan yermelerden nasıl kurtulacağım, hı? Yo, yo! Eğer her gün yeni insanlar beni TVde, gazetelerde tanıyacaklarsa ve illa da bir bok yiyeceksem, bokumu yediğimde çekileceğim bir köşem olmalı ve bu köşe de bir gazetede -magazin eki olur, TV eki olur hiç fark etmez- olmalı! 

22 Nisan 2012 Pazar

Paradoksal

"Yumurtaya can veren Rabbim" diye söze başlandığında malesef bazen buradan sonra bambaşka bir hal alabiliyor cümlenin gidişatı; hayal kırıklığı...

Bazı yumurtalar size bir şey vaat ediyormuş gibi görünüyor fakat gelişimini tamamlayamadığından sanırım, istediğiniz tadı ağzınızda bırakmayı geçtim yediğinize bin pişman edebiliyor. Ama olmamışlığı yüzünden bir yumurtaya kin güdebilir misiniz? Elbette hayır, yumurtalık onun doğasında var. Kendinize yakın hissettiğiniz ve aranızda bir bağ bulunan yumurtanın evrimini tamamlayamamış, empatiden yoksun ve sosyal bakımdan yeteneksiz/engelli olması sizi hayal kırıklığına uğratabilir, o yumurtadan utanmanıza, etrafınızdakilere böyle bir yumurta ile aranızda bir bağ olduğunu söylemeye utanmanıza neden olabilir fakat onun bir yumurta olduğunu, düşünceden yoksun olduğunu ve evrimleşememiş olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. 

Düşünceden yoksun bir yumurta sizi üzemez, çünkü böyle bir yumurtadan beyinsel ve vicdani işlev gerektiren bir eylem bekleyemezsiniz. Tüm yumurtaların olmuşluk kıvamına erişmesi temennimle.

Arz ederim!


19 Nisan 2012 Perşembe

Lanet Olası Spam

Gerçek hayattaki yılışık, gereksiz konuşan, olmasa iyi olur dediğimiz spam tadındaki insanlardan kurtuluş belki öyle kolay olmayabilir ama spam olarak gördüğümüz reklam postalarından kurtuluş sanıldığı kadar da zor değil. Benim gibi Spam klasöründe biriken postalara uyuz oluyorsanız ya da bunun da beteri, üye olmadığınız halde sürekli reklam gönderen sitelerden kurtulmak istiyorsanız gelin sayılarını azaltmayı bir deneyelim.


16 Nisan 2012 Pazartesi

Kadınları Anlamak Ahmaklığı

Yalnız şunu belirtmeliyim ki, bir cümlede "ahmaklık" sözcüğünü kullanılıp o cümleye hatta paragrafa Batılı bir bakış açısı katılması mideme kramplar sokuyor, ki ben bunu başlıkta yaptım.

Bunu paşa dedemin keyfine yapmadım elbette, "kadınları anlamak"lı cümleler kuran fularlı amcaların jargonuna hitaben bir gönderme diyebiliriz. Kırmızı şarabın yanında "Kadınlar sadece bir halüsinasyondur, bebeğim. Salt yanılsamadan ibaretlerdir" gibi birkaç romandan ödünç alınan sözcükleri kullanarak sarf edilen sözler, bu kır saçlı, büyük ihtimalle şekillendirilmiş sakallı ve elbette okuma gözlükleri ile uyuyup uyanan amcaların aslında hiçbir şeyden haberdar olmadıklarını gözümüze sokmalı. Fakat laf kalabalığı her zaman yaptığı  gibi bizi hipnotize edip, istediğimiz yanıtı aldığımızı zannettiriyor kendimize.

Ben size kadınları, büyük çoğunlukla anlatmayı vaat ediyorum dostlarım!

Allah Rahmet Eylesin

Ya hu arkadaş şu haberi okuyunca ilkokul çocuğu bile dumura uğrar. Profesör unvanı ile yapılan açıklamaya bak. Hoş, biliyorum iyi niyet var işin içinde lakin bu şuursuz bir iyi niyet.

Haber:

 Akşam gazetesinin haberine göre, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Kamil Yılmaz, Diyanet Aylık Dergisi'nde “Kardeşlik: Üzüntü ve Sevinci Paylaşmaktır” başlıklı bir makale yazdı. Kamil Yılmaz yazısında aksıran bir kişiye “Allah rahmet etsin” denilmesini istedi. Yılmaz, şu ifadeleri kullandı: “Aksırmak bazen sıhhatli olmanın alameti, bazen de hastalığın habercisi. Allah'ın verdiği bütün nimetler gibi sıhhat alameti olan aksırma için de şükredilmesi gerekir. Aksırma sırasında insana canı adeta iade edilir. İnsanın aksıran bir mümine 'Allah sana rahmet etsin' demesi aslında bir ilgi ifadesidir. Yalnızlaşan günümüz insanı aslında bugün, bu ilgiye eskisinden daha çok ihtiyaç duymaktadır.”

12 Nisan 2012 Perşembe

Tolkien's Monsters - JRR Tolkien Mitolojisine Bir Bakış

Yüzüklerin Efendisi serisinin kitap olarak basımıyla zaten oldukça büyük bir kitleye ulaşmasından sonra serinin sinemaya aktarılması, onu tüm dünyaya tanıtmış ve oyucuyu kitlesinin devasa boyutlara ulaşmasını sağlamıştır. (Wikipedia yazısı gibi oldu lan!)

İşin sadedine gelecek olursam dostlar, Clash of the Gods diye bir sezonluk bir dizi mevcut ve dünyanın çeşitli mitolojilerini belgesel tadında hazırlamışlar. Bunların arasında Lord of The Rings'den kelli, Orta Dünya mitolojisini oluşturan ögelerle, reel dünyaya ait parçaları da ele alarak güzel bir açıklama getirmişler konuya.

LotR kitabı veya filmi ile ilgilenmeseniz dahi, mitoloji veya edebiyatla ilgili olsanız bile bunu seyretmenizi tavsiye ederim. Zira yazar J.R.R Tolkien'in kendi yaşantısını kitabına nasıl aktardığını açık seçik gösteriyor ki bu diğer yazarları anlamakta da oldukça yardımcı olacaktır.


Arz ederim!

10 Nisan 2012 Salı

Bilgisayar İçin Geri Sayım Şeysi

Ben ne bileyim yani (referans) bazen insan bilgisayarda bir şey seyrederken, ya da internetten bir şey indirirken uyumaya gider, bilgisayar başından kalkar ama sürekli de açık kalsın istemez...

İşte bu program bence klasmanında en kullanışılardan biri, her şeyden önce kurulum gerektirmiyor. Dakikayı ayarlıyorsunuz, geri sayım bittiğinde isterseniz PC kapatılıyor, isterseniz de uykuya alınıyor.

Adı sleep timer, CHIP dergisinin şu sayfasından güvenli bir şekilde indirebilirsiniz. Ücretsiz de zaten.

Tepe tepe kullanın.

Arz ederim!

9 Nisan 2012 Pazartesi

Self Fulfilling Prophecy

Epeydir bir şeyler paylaşmadım ama bununla boş bırakılan zaman dilimleri telafi olacaktır sanıyorum...




Arz ederim!

14 Mart 2012 Çarşamba

Bu Boykot Kaçmaz

Tüketici Hakları Derneği'nin (THD) kredi kartları ile tüketicileri uğrattıkları mağduriyet nedeniyle bankalara olan tepkisini ve bu mağduriyeti gidermek için tüketicileri bilgilendirdiklerini biliyoruz. Bilmeyenlere de bu konu hakkındaki bilinci artırmak için elimizden geldiğince ulaşmamız gerekiyor bence. 

Özellikle belirli bankaların öğrencileri bile sömürdüğü bir dönemde artık sessiz kalıp "Nasıl olsa başkaları uğraşıyor" deyip kaçmamak lazım. Bizim, yani tüketicilerin hakkını savunanlara yardım, bankaları da boykot etmek için kılımızı kıpırdatmadan da bir şey yapabiliriz; 16 Mart 2012 Cuma günü kredi kartı kullanmayabiliriz.

4 Mart 2012 Pazar

Bedava Yabancı HD Televizyon Kanalları

Evinizde kablolu TV veya dijital TV platformlarından birine sahip değilseniz, ya da yurtta kalıp da bunlardan iyice mahrumsanız az önce çok acayip bir kaynak buldum!


Sadece HD yayınlara yer veriyor, National Geographic, Discovery Channel, Cnn, BBC, RTL, Pro 7, VOX gibi bir çok yabancı kanal var. 

Şu adres'ten siteye erişebilir, PC başında paralı kanalların tadını çıkarabilirsiniz.



NOT: Bunlar da işi paraya döktü sonunda...


Alman kanallarını izlemek isteyenlere şu adresi önerebilirim, HD değiller ama çalışıyorlar.
Şu adresi

Arz ederim.

1 Mart 2012 Perşembe

Yeni TL Simgesi

Paramızın simgesini bilgisayar ortamında nasıl yazacağımızı bir link vermekten daha iyi açıklayabilirdi Merkez Bankası. Gerekli linki veriyorlar, Allah razı olsun ama AltGR + T kombinasyonu ile ¨ simgesinden başka bir şey elde edemiyorsanız adım adım kurulum ve kullanım olayı şöyle işliyor: 

  1. Önce şu linkten kullandığınız işletim sistemi için hazırlanan yazı tipini seçelim.
  2. Şimdi indirilen dosyayı kuralım.
  3. Times New Roman, Arial ya da diğer yazı tipleri ile kombinasyonun çalışmadığını fak edelim.
  4. En basitinden bir MS Word dosyası açalım ve yazı tiplerinden AbakuTlSymSans adlı yazı tipini seçip AltGR + T kombinasyonunu seçelim. Ta daa! 
  5. Şimdi de bunu internet tarayıcımızda deneyelim ve kombinasyonun yine işe yaramadığını anlayıp yaygınlaşmasını bekleyelim.
Arz ederim!

Kanınıza neyin gireceğini siz söyleyin

"Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar"ın kısaltılması olarak GDO'nun gündemimizdeki yeri ve önemi öyle başımızı başka tarafa çevirebileceğimiz, yok sayacağımız türden değil. Türkiye'de yaşayan kadın ve erkekler olarak etrafımızdaki muhabbet ortaklarını sağlığımıza gösterdiğimiz önemden, gösteremediğimizde de bunun için yakınmalardan hiç eksik etmiyoruz lakin iş aktif bir tepkiye gelince ne yapıyoruz? "Hiçbir şey" deyip kendimizi rencide etmeyelim tamam, pek bir şey yapmıyoruz.

Gündemde önemli bir GDO yasası var, karşısında Greenpeace Akdeniz ve içimizden destekleyecek birkaç kişi daha. Her konuda gaza gelmeye bayılan bir millet olarak bu nokta da gaza gelelim, ne yiyeceğimiz, kanımıza neyin gireceği hakkında söz sahibi de geleceğin mağdurları olarak biz olalım.

Greenpeace Çin hükümetine bile bu konuda geri adım attırdı. Biz millet olarak daha inatçı değil miyiz, girin şu adrese Facebook ve/veya Twitter hesaplarınızla giriş yapın. İsterseniz ve mümkünse yapın, bir de imza bırakın: http://tinyurl.com/cokacayipyemezler

Kendimiz için inatçı olalım, kendimiz için gaza gelelim bir kez olsun.

Arz ederim!

29 Şubat 2012 Çarşamba

Alice in Neverland

Twitter mecrasında "Türk kızı" gibi etiketler altında, "Türk kızı şöyledir, Türk kızı böyledir"   diye tonlarca şey yazılmakta. Etiketleyenlerin büyük bir çoğunluğunu, yazılanlara ve şahsi fikrime göre, kıskanan kadınlar ve istediğine ulaşamamış adamlar oluşturuyor. Ki bu çok doğal, zira Twitter artık bir kan kusma meydanı olduğuçün birinin başlattığı cinnet alemi salgın hastalık gibi yayılıyor.


Neyse, Twitter'ın kullanma kılavuzu olsa dahi olması gerektiği gibi kullanamayacak insanlara lafımı sokuşturduktan sonra, asıl dert yanılması gerekenlerin bu ulaşılamayan ve kıskanılan kadınlardan ziyade başkalaşmış kadınlar olduğunu düşündüğümü belirtmek isterim.

5 Şubat 2012 Pazar

Algı Pıhtılaşması

Eleştiriyi kaldırmak pek zor oluyor. Bu durum için başkalarına kaş çatarken gözlerimiz kapanma raddesine geliyor olmalı ki o başkalarının bizim için çatılan kaşlarını göremez oluyoruz. Bana çatılan kaşlarınız ve göremediğim memnuniyetsizliğiniz için şimdiden af dilerim dostlar. 

Fakat bazı eleştiriler biraz tuhaf oluyor, mesela bir konuda uzman bir arkadaş çıkıp geliyor ve "bu konu hakkında uzman değilsin, konuşup yalan yanlış bilgi verme" gibi eleştirilerde bulunuyor. Bilgisayar konusunda uzman olduğu izlenimi veren bir arkadaş da dün böyle bir çıkış yaptı bana, SGK'daki gördüğüm bir absürtlüğü gösteren bir fotoğrafla ilgili yanlış bilgi veriyorum diye vermiş veriştirmiş: "SGK gibi bir kurumun server makinesi nerelerde geziyor ya Rabbim!Fotoğraf da şu:

Arkadaş bu makinenin server olmadığına, öyle olsaydı işletim sisteminin XP değil Server olacağına takmış ama nasıl yardırıyor bana anonim kimlikle, isim cisim vermeden kendini korumaya alarak (İletişim formunu doldurarak iletişti benimle).

31 Ocak 2012 Salı

Müşteri Memnuniyeti

Hangi firmadan ne alışveriş yaparsak yapalım tüketiciler olarak, hakkımızdır, hepimizin ağzında sakız olan müşteri memnuniyeti bazen hiç sağlanmıyor, bazen de öyle bir sağlanıyor ki "Bu işte bir şey var kesin" diye yadırgamadan edemiyoruz.

Bir Toshiba dizüstü bilgisayar kullanıcısı olarak DELL'in verdiği müşteri memnuniyetine uzaktan bakmak zorunda kalmak beni fazlasıyla üzüyor açıkçası. Olay silsilesi şöyle geçti efendim;

19 Ocak 2012 Perşembe

Upload Makinesi

Özellikle bilgisayar ile ilgili konularda dilimiz ya yetersiz kalıyor ya da fazla yer kaplıyor, yoksa şahane bir dil Türkçe. Lakin başlığa Upload yerine Karşıya Yükleme yazsaydım da başlık uzayıp gidecekti. Keşke Download'ın "İndirme" olarak dilimize yerleştiği gibi "Upload" da zamanında "Kaldırma" olarak yerleşseymiş. Kaldırmanın kendine has anlamları varken sanırım bu terimi karşılamaya yeri kalmadı.


Upload Makinesi olarak tasvir ettiğim şey, internette sık sık dosya paylaşımı yapan ve yükledikleri dosyaları birden fazla paylaşım sitesine yüklemeyi tercih edenlere deva bir program. Bu ihtiyaç genellikle telif hakkı bulunduran film, program, müzik arşivi yüklendiğinde bu telif hakları nedeniyle dosyaların silinmesinden doğuyor. Ama her halükarda asıl ihtiyaç sahipleri ihtiyatı elden bırakmayıp da "Ben şunu birkaç yere birden yükleyeyim" diyenlerimiz oluyor.

16 Ocak 2012 Pazartesi

25 Yaşında Ne Öğrencisi?

25 yaşınızı doldurmuşsanız ve öğrenci iseniz artık sorunlarınız ailenizin kariyer planınızı sizin kadar ön planda tutmadan evlenmeniz için bastırması, yaşlandığınızı hissetmeniz gibi şeylerin çok ötesinde. Artık yüksek lisanstı, doktoraydı bunlar öğrencilikten sayılmaz gibi oldu zira normal bir öğrenci bu yüksek eğitimleri 25 ve üstü yaşlardayken almaya devam ediyor.

Neden bunlardan bahsediyorum? Sebebi 25 yaşını doldurmuş öğrencilerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesi için artık aylık prim yatırması gerekiyor, yani bir zamanlar devletin sağladığı hizmeti bundan sonra kendileri karşılamak zorunda.

11 Ocak 2012 Çarşamba

Yeni Dilbilgisi Tarihi

Türk Dilbilgisi tarihine hiç göz atmış mıydınız? Gelin, çağlar (!) boyunca dilimiz nasıl bir mutasyona uğramış bakalım.

Dilimizin en hızlı değişimini "Liseli Çağ"da gözlemliyoruz. Liseli Çağ, özellikle zaman, efor ve sempati merkezindeki gereksinimleri sağlamak adına dildeki değişimlerin olageldiği bir dönemdir. Bu dönemde az önce saydığımız üç önemli değişim unsurundan sempati öne çıkmaktadır ve bununla birlikte "Aklamantığasığar Çağ"daki sessiz yumuşaması mutasyona uğrayarak ve sadeleşerek yerini salt yumuşama kuralına bırakıyor. Eski dilde (Aklamantığasığar dönemde) buna basitçe yavşama diyebiliriz. Örnek verecek olursak:

8 Ocak 2012 Pazar

Google Chrome'un Resmi Linux Sürümü Çıktı

Kullanıcılar bilirler, Linux sürümleri için Chrome tabanlı Chromium kullanıma açıktı ve Mozilla Firefox'tan farklı olarak Chromium'u tercih edip kullanabiliyorduk. Artık Google'ın resmi olarak kendi sayfasından da indirmeye sunduğu Google Chrome da mevcut.

5 Ocak 2012 Perşembe

Alzheimer


Neydi, neydi, neydi, neydi?! Kendimize peşi sıra en çok sorduğumuz soru bu olmalı. Türkiye'de yaşamanın getirdiği bir mecburiyet olarak kendime koyduğum ilk teşhis de bittabii bu unutkanlığın en uç noktası olmalı ki en fazla etkiyi yaratabileyim. Tıpkı liseli, eşek kadar olduğum zamanlarda 5 yaşındaki halime öykünüp de "r"leri söyleyememe numarasıyla hatun tavlamaya çalışmam gibi. Acizlikten karizma, eksiden artı yapmak gibi.