Kapıdan içeri girdiğimde gördüğüm ilk şey hiç oldu. İçerisi o kadar temizdi ki, kapının üzerinde duran ışıkla beraber göz kamaştıran bir ışık doluştu her yere. Gözlerim yavaş yavaş alışmaya başladığında ortama, incelemeye başladım ve bir süre hareketsiz kaldım. Ardından sonsuz bir karanlığa gömüldüm...
24 Haziran 2010 Perşembe
Işık
14 Haziran 2010 Pazartesi
Hayvan Çiftliği
But they had not gone twenty yards when they stopped short. An uproar of voices was coming from the farmhouse. They rushed back and looked through the window again. Yes, a violent quarrel was in progress. There were shoutings, bangings on the table, sharp suspicious glances, furious denials. The source of the trouble appeared to be that Napoleon and Mr. Pilkington had each played an ace of spades simultaneously.Twelve voices were shouting in anger, and they were all alike. No question, now, what had happened to the faces of the pigs. The creatures outside looked from pig to man, and from man to pig, and from pig to man again; but already it was impossible to say which was which.
Daha yirmi-otuz metre kadar uzaklaşmışlardı ki, oldukları yerde kalakaldılar. Çiftlik evinde bir gürültüdür kopmuştu. Geri dönüp hızla eve koştular ve pencereden içeri baktılar. Evde korkunç bir kavga patlak vermişti: bağırıp çağırmalar, kuşkulu sert bakışlar, küfür kıyamet... Anlaşıldığı kadarıyla kavganın nedeni Napoleon ve Bay Pilkington'ın aynı elde maça ası çıkarmış olmalarıydı.İçeride on ikisi de öfkeyler bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanları, bir domuzların yüzlerine, bir de insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı.
Sağlıklı Yaşam Koçu
Çok enteliz, çok "kuğl"uz, efendime söyliyeyim pek bir burjuvayız; ve işte tam da bu yüzden yaşam koçu falan ayarlayıp artık işte nerede satılıyorlarsa oradan, hemen yetkiyi, idareyi ellerine teslim etmeliyiz. Ne kadar mal insanlarız ki hemen, affedersiniz, her boku birilerinin ellerine emanet ediyoruz.
Bir Yaşam Koçuna Neden İhtiyaç Duyarız?
Evet, hiç ihtiyaç duymayız. O yüzden böyle bir başlık atmak çok saçma olurdu doğrusu. Güzel annelerimizden daha alâ yaşam koçu var mıdır ey dostlar şu hayatımızda görüp de görebileceğimiz, ha? Makarnayı bile "Ekmekle ye yavrum, miden bulanmasın." diye yediren o melek şahsiyetlerden başka hiç bir şeye ihtiyaç duymayız. O kadar!
Bir de araştırdım internetten, bu adamlar kendilerini nasıl pazarlıyorlar diye, tam da tahmin ettiğim gibi çıktılar. Buyrunuz:
Yaşam koçluğu; psikolojik problemi olmayan ve yaşamında normal davranışlar sergileyen bireylerin hedeflerine daha hızlı ve etkili ulaşmasına yardımcı olmak amacıyla verilen profesyonel bir, kişisel çözüm hizmetidir. Yaşam koçu, Klinik Psikologların veya Psikiyatrinin uzmanlık alanına giren anormal davranışlarla, psikolojik hastalıklarla ve psikolojik problemlerle ilgilenmez. Normal davranış sergileyen insanların hayatında nasıl daha başarılı olabileceğiyle ilgilenir. Tedavi edici değil geliştiricidir.
Yani, diyorlar ki: Abicim siz zaten süper insanlarsnız ve bize verecek yani çöpe atacak paranız da var. Bize verecek paranız varsa siz zaten belli bir kariyere sahipsiniz, kendi başınıza yükselmenizin de önü açık çünkü problemsiz, dertsiz ve dahi tasasız insanlarsınız. Biz yaşam koçları olarak, billurlarımızı kıpırdatmadan bu süreç içerisinde sizi pohpohlayarak cebinize giren fazla paranın sizi strese sokmasını önlüyoruz.
E yani bu durumda, kusura bakmayın ama bu adamların paralarını aldıkları denyoları sövüşlemede sonsuz hakları var. Bir de eğer bir koç tutacaksanız bence zenci olsun, koç dediğin zenci olur çünkü.
Arz ederim.